Image Hosted by ImageShack.us

   
 
  Hikayeler
GÜLME KRİZİ GEÇİRMEK İSTİYORSANIZ OKUYUN: Bir arkadaştan gelen mail, aynel vaki yaşanmış bir hadise, gülmemek için kendinizi çoook zor tutacaksınız *** Bir dönem bir genel müdür yardımcılığı yapmış birisi anlatıyor: "Sene 1965. Bir genel müdürlükte özel kalem müdürü yardımcısıyım.. Bayrama 10 gün var.. Benim müdür hastalandı.. Ben ise işe gireli 2 hafta olmus, olmamış. Genel Müdür bey beni çağırttı: - Tebrik kartları hazır mı?.. Şaşırdım: - Anlamadım! Hangi kartlar efendim? - Aman evladim, Şükrü Bey sana söylemedi mi? Bayram geldi, tebrik kartları şimdiye kadar hazır olmalıydı.. Tüh tüh.. Eyvah... - Çabuk hemen hazırlayıverin. - Emredersiniz efendim! dedim. Ancak sabaha kadar 3 bin kartı nasıl yazacağım? Genel müdür bey, bütün kartları çini mürekkebiyle ve en güzel yazımla yazmamı istedi. 3 bin karttan 2 bin tanesini kendisinden makamca alt'takilere şu sekilde yazacaktım: "Bayramını kutlar, gözlerinden öperim" 1.000 tanesi de üst makamdakilere olacaktı ve onlarda da şu ifade yer alacaktı: "Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim." Sabaha kadar 3 bin kart, düşünebiliyor musunuz?!?.. Ne yapalım? Çaresiz mecburen kolları sıvadım ve başladım öncelikli 2000 karta: "Bayramını kutlar, gözlerinden öperim", "Bayramını kutlar, gözlerinden öperim", "Bayramını kutlar, gözlerinden öperim" ... 1, 5, 10, 18, 28, 58, 108, 188, 558.. Yazıyorum, yazıyorum bitmiyor!.. Nasıl sıkıntı bastı bir bilseniz!... 738, 918.. 2,5 paket Samsun'u bu arada bitirmişim. Öyle işkence çekiyorum ki, ekmek parası olmasa bırakıp kaçacağım. Sıra 2000. karta geldiğinde şafak söküyordu. Ben de bitmişim ama önümde hala yığınla kart duruyor! Şimdi de 1.000 tane de üst makamlara yazılması gerekenler var. 4. Paket sigarayla birlikte "Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim"e başladım.. Boyuna yazıyorum, göz kapaklarim iyice ağırlaştı, takoz koysam gene de kapanacak. 209, 529, 689.. Yaz babam yaz.. Ama artık kalemi parmaklarımın arasında tutamaz oldum. Ben kaleme değil, kalem bana hakim: "Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim." "Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim." "Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim." ... Ve bir müddet sonra gerisini nasıl yazmışım hiç hatırlamıyorum: "Niyaz ederim başarılı günler sizinle eşinizin bayramını kutlarken.." "Kutlarken eşinizin bayramını saygıyla sıhhatli günler diler Niyazi ile beraber ederim.." “Sizin, niyazi ile eşiniz birlikte bayramınızı sıhhat dilerim, tebrikle beraber.” "Niyazi ile birlikte sizin ve eşinizin bayramını kutlarken ayrıca sıhhatle ederim.." "Önce bayramınızı başarılı eder, sonra eşinizle Niyazi'ye tebrikli günler dilerim.." "Sizin de eşinizin de Niyazi'nin de bayramını saygıyla eder, sıhhatli tebrik dilerim.." “Bayramınız niyazi ile sıhhat bulsun, eşiniz ile birlikte tebrik olsun” "Sıhhatli eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, Niyazi'ye başarılar diler aynı zamanda ederim.." "Bayramınıza etmeden önce eşinizi saygıyla kutlar Niyazi'nin gözlerinden öperim.." "Sizin de, eşinizin de, Niyazi'nin de, bayramini da, tatilini de, gemlisini de, geçmisini de bayramını beklerim.. Saygiyla tebrik ederken.." "Önce niyazi bayramı tebrik etsin, yok öyle yağma, ben size ve eşinize sıhhat dilerim sonra" “Bayram günü eşiniz ve niyaziye dikkat edin, size de daha bayram gelebilir.” “Niyazi bey bayram günü eşiniz ile birlikte sizi sıhhat ile tebrik etsin” “Tebrik ederim niyaziyi, eşiniz ile birlikte sizin bayram sabahı sıhhatinizi dilemiş” Sabah tam mesai saatinde, gözlerim kan çanağı bir halde kartları yetiştirdim.. Genel müdür bir-ikisine şöyle bir baktı: "Aferin" dedi. "Güzel yazmışsın. Hemen postalayın!" Bizde HEMEN POSTALADIK!.. 3 gün sonra da önce bizim genel müdürü, sonra da tahmin ettiğiniz gibi bendenizi postaladılar!.. *** Eveeet, yahu ben bu ara Niyazi'yi merak ettim: Niyazi Nereden çıktı? KARDEŞ ACISI: Trakyanın bir köyünde yaşayan 4 erkek kardeş varmış. Bunlar çok fakirmişler. Köyde muhtelif işlerde(Gündelikle bağ bahçe işi) çalışır geçinmeye uğraşırlarmış. Bu kardeşler birbirlerini o kadar severmişlerki biri hasta olsa ötekileride üzüntüden hasta olurlarmış. En büyük kardeşleri evli diğer 3 kardeş bekarmışlar. Bekar kardeşlerden büyük olanı 27 yaşında imiş ve köyde bir kızı sevmiş fakat kimseye bir şey söyleyememiş. Bu kızı zengin diye köyde başka birisine nişanlamışlar. Delikanlı içine kapanmış günlerce hiç konuşmamış kardeşleri ne kadar uğraşsalarda kendisinden bir kelime laf alamamışlar. Bir ağustos akşamı bu delikanlı evde bulunan tek kırma av tüfeği ile kendini vurmuş. Kardeşleri koşarak geldiklerinde mahalesef canı sevdikleri kardeşi can vermiş. İşte bu kahpe felek bu kardeşleri böyle ayırmış. Kalan kardeşlerede ömür boyu çekecekleri bir acı bırakmış. EVET ARKADAŞLAR BU YAŞANMIŞ BİR GERÇEK HİKAYEDİR. YANİ BENİM HİKAYEM. BU KARDEŞLERDEN BİRİSİDE BENİM. ALLAH KİMSEYE KARDEŞ ACISI YAŞATMASIN. KAN KIRMIZISI GÜLLER: Genç adam ellerinde bir buket çiçek, sahile kosarak geldi... Gözleri söyle bir sahilde gezindi, aradigini göremeyince ilk gördügü banka oturup sevdigini beklemeye basladi. Ellerinde yine her zamanki çiçeklerden vardi. Sevgilisinin en sevdigi çiçekler bunlardi. Kirmizi, kipkirmizi, kan kirmizisi güller... Sanki dalindan yeni koparilmis gibi tazeydiler, buram buram kokuyorlardi, sevgi kokuyor, ask kokuyor en önemliside özlem ve hasret kokuyordu güller... Hepsinin üzerinde damlalar vardi. Sanki agliyor gibiydiler. Genç adam güllere bakti, sanki onlarla konusuyormus gibi, " Neden agliyorsunuz, bakin ben ne kadar mutluyum " dedi. Az sonra sevdigini görecegi için kalbi yine deli gibi atmaya baslamisti. Ne zaman onu düsünse, onunla bulusacagini hayal etse kalbi yine böyle yerinden çikacakmis gibi oluyordu. Senelerdir birbirlerini sevmelerine ragmen ikiside sevgisinden hiç birsey kaybetmemisti.. Onlari hiç birsey ayiramazdi... Ne hasret, ne ayrilik, nede ölüm... Genç adam telasla saatine bakti. Sevdigi yine geç kalmisti, 1 dakika geç kalmisti. Üstelik o, sevdigini bekletmemek için dakikalarca önce kosarak geliyor, onu beklemeyi bile seviyordu. Ama sevdigi her zaman bunu yapiyordu. Devamli kendisini bekletiyordu. Herkesin bir kusuru olurmus diye düsündü... Ve gözlerini önündeki uçsuz bucaksiz denize dikti.. Denizin sonu yok gibiydi, tipki sevdigi kiza olan aski gibi denizinde sonu yoktu. Sonsuzluga uzaniyordu...Aslinda bugün onlar için çok özel bir gündü. Kendi aralarinda sözleneceklerdi. Delikanli önce bunu sevdigine açmis, sonrada gidip 2 tane yüzük almisti. Bu kadar önemli bir günde bari onu bekletmemeliydi.. Ama alismisti artik beklemeye, zarari yok biraz daha beklerim diye düsündü. Güllerin yapraklari nedense hala yasli idi. Bir türlü anlamiyordu onlari. Hersey bu kadar güzelken neden agliyorlardi ki? Iste az sonra sevdigi gelecek, ona sarilacak, kucaklasacaklardi...Sonra söz yüzüklerini takip, evlilige ilk adimlarini atacaklardi. Genç adam öyle heyecanliydi ki sevdigine kavusmak için can atiyordu... Martilara bakti, birbirleriyle oynasip, uçusan martilara... Ne kadar güzel dansediyorlardi havada. Tekrar saatine bakti genç adam. Endiselenmeye baslamisti. Sevgilisi yine geç kalmisti, hemde çok... Bu kadar geç kalmamasi gerekiyordu. Iste hergün burada bulusmak için sözlesmiyorlar miydi? Her gün sahilde, martilara bakarak, denizin onlara anlattigi masallari dinleyerek birbirlerine sarilip hasret gidereceklerine söz vermiyorlar miydi? O zaman neden gelmemisti yine??... Aklina kötü düsünceler gelmeye basladi. Hayir.. hayir..olamazdi. Sevdigine birsey olamazdi. Onsuz hayat yasanmazdi ki... O ölse bile devamli benimle yasar diye düsündü genç adam. Bunun düsüncesi bile hos degildi. Gözlerini yere indirdi. Gözyaslarini kimsenin görmesini istemiyordu. Zaten nedense etrafindaki insanlar ona sanki kaçik gibi bakiyorlardi. Rahatsiz olmaya basladi bakislardan. Artik bikmisti... Yine sevgilisi geldi aklina.. Neden gelmedi acaba diye düsünmeye basladi. Gözlerini kapatti. 7 sene oldu dedi. 7 senedir hergün bu sahildeydi, sevdigini bekliyordu. Daha fazla dayanamadi. Kalbi parçalanacak gibi oluyordu. Gözlerinden 1 damla daha yas güllerin üzerine damladi... Yine gelmeyecek galiba, en iyisi ben onun evine gideyim diye mirildandi...Hiç olmazsa gülleri her zamanki gibi yanina koyar, ona vermis olurdu... Genç adam ayaga kalkti. Sevdigiyle bulusmak üzere, yesil tepenin ardindaki Mezarlığa dogru BİRTANESİNE yürümeye basladi..
 
Saat
 
Bu Sayfada***dakika* *saniye misafirim oldunuz ...



Haberler
 
Günlük Burç
 
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Si-
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol